Perşembe, Aralık 03, 2009

Ne gribisin?

Benim de mağdurları arasına katıldığım grip salgını tüm Dünya'yı etkisi altına almış durumda. Grip olan herkesin aklına gelen ilk soru ise "Ne gribiyim?".

Son günlerde hızını iyice arttıran Domuz Gribi herkesin korkulu rüyası. Bu yüzden grip olanların ne gribi olduğunu merak etmesi ise çok olağan bir durum. T.C. Sağlık Bakanlığı resmi sitesinde yayınladığı belgede, günümüzde en çok karşılaşılan 3 grip türünü karşılaştırılıyor.

İşte sizde aşağıdaki belgeye tıklayarak sadece bir kaç dakikada ne gribi olduğunuza karar verebilirsiniz :

İlaçta fiyatlar hükümetin yeni kararnamesiyle düşecek. Eczacılar “Stokta yakalandık, yeni cirolarla çalışamayız!”, üreticiler “Tepkiler abartılı, sübvanse ediyoruz.” diyor. Bu işten en kârlı çıkan ise vatandaş olacak.

18 Eylül’de yapılan düzenlemeyle orijinal ve jenerik ilaç fiyatlarında 60% indirim öngörüldü. 700 kalem ilaca uygulanan kamu iskontosu yüzde 11’den yüzde 24’e çıkarıldı. Böylece 3 bine yakın ilaç daha ucuz satılacak. Bu ilaçlar arasında yüksek tansiyon, kanser ve şeker hastalığı ilaçları da bulunuyor.

Kasım başında yeni uygulumaya geçilmesi planlanıyordu ancak eczacılardan gelen tepkiler bu tarihi 4 Aralık’a çekti. Eczacılar fiyatları düşen ilaçları ilaç sanayine iade edecek. Türk Eczacılar Birliği, 4 Aralık’ta 24 bin eczanenin hükümete uyarı niteliğinde kepenk kapatacağını açıkladı. Sağlıktaki faturayı azaltmak için bu uygulamayı hazırlayan devlet yeni yöntemi hayata geçirme konusunda kararlı. 2008’de SGK’nın harcamaları 25.5 milyar lirayı buluyor. Bunun 11 milyar lirası ilaçtan, 14 milyar lirası da tedavi kalemlerinden oluştu.

ECZACILAR NE DİYOR?
İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Semih Güngör, bu uygulamaya olan itirazlarının üç noktada toplandığını belirterek, şöyle sıralıyor: “İlki, ilaç sanayisi tarafından yapılan üretim iskontosu satış fiyatı üzerinden kesildiği için iskontonun bir bölümünü eczacılar karşılamış oluyor. İkincisi, 4 Aralık’ta yürürlüğe girecek fiyat indirimi geçmişte kalan ilaçlara da uygulanacağı için stokta kalan ilaçlardan zarar edilecek. Üçüncüsü indirim nedeniyle karlılık azalacak. Eczacının gelirinde yüzde 30’luk bir azalma getirecek.” dedi. Güngör, "Fiyatlar bir anda nasıl düşüyor? Kazıklanıyor muyduk?" sorusuna, “Aynen kazıklanıyorduk!” yanıtını verdi.

ÜRETİCİ NE DİYOR?
İlaç üreticileri yeni uygulamayla birlikte kâr marjlarının düşeceğini bununla birlikte sektörde kapanma, bireşleme veya satın almalar yaşanacağını belirtiyor. Üreticiler eczacıların tepkisine de anlam veremiyor. Devletin bu kararları açıkladıktan sonra 45 gün süre verdiğini, hatta bu değişikliklerin çok daha öncesinden belli olduğunun altını çizen sektör temsilcileri, 75 günde stok eritemeyen bir eczanenin ciddi problemi olduğunu, bu nokdata itirazın pek de anlamlı olmadığını ifade ediyor. Kendilerinin de eczacıları sübvanse ettiğini belirten yetkililer, eczacıların cirodaki düşüş endişesiyle bu uygulamaya karşı çıkmış olabileceği bilgisini aktarıyor.

ORİJİNALİNİN FİYATI NE OLACAK?
Devlet yaptığı orjinal ilaç alımlarında belirlenen referans fiyata 11% iskonto uyguluyor. 4 Ocak’tan itibaren devletin çıkardığı yeni genelgeyle uygulamaya konan yeni sistemle, orijinal ilacın fiyatı referans fiyatın 60%’ına indiriliyor. Devlet yaptığı alımlarda bunun üzerinden 11% iskontoya devam edecek.

20 YILLIK ORİJİNALİNİN FİYATI NE OLACAK?
20 yıllık koruma süresi geçmiş orijinal ilacın fiyatı, buradaki referans fiyatlar belirlenmediğinden orijinaldeki gibi oluyor.

Orijinal fiyata 11% iskonto uygulanıyor. yeni uygulamayla buradaki iskonto 24%’e çekiliyor. 2010’un ilk aylarında buradaki referans fiyatın belirleme çalışmalarının tamamlanması ardından da orijinaldeki uygulamaya ( 60% indirim + 11% iskonto) geçilmesi planlanıyor.

TÜRKİYE'DE BİR İLACIN YOLCULUĞU
Türkiye’de ilaç fiyatları devlet tarafından belirleniyor. Şu anda 2004 yılında Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan fiyat kararnamesiyi uygulanıyor. Bu kararnameyle Türkiye ‘referans’ fiyat uygulamasına başladı. Buna göre Avrupa’da ilaç fiyatları ekonomik olan 5 ülke (Yunanistan, Fransa, Portekiz, İspanya, İtalya) baz alınıyor. Böylece Türkiye’ye yurtdışından gelen orjinal ilacın referans fiyatı 5 ülkenin ortalaması oluyor.

İşte öncesiyle, sonrasıyla ilaç fiyatları :


Haber kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Bankalar çok kazanaıyor, ama nasıl?

Hesap işletim ücreti ile vatandaşı mağdur eden bankalar, kullanılmayan bir kuruşluk hesap için dahi tüketiciye yüklü miktarda borç çıkarıyor.

İki yıl önce bankadaki hesabında 1 TL olan bir vatandaş herhangi bir işlem yapmasa dahi cebinden 150 liranın üzerinde para ödeyebiliyor. Zaman gazetisinden Ercan Baysal'ın haberine göre Ağustos 2007'de hesabını kapatan bir çalışana 2,5 yıl sonra 168,8 lira fatura gönderildi. Bu yönde çok sayıda şikâyet aldıklarını belirten Tüketiciler Birliği başkanı Nazım Kaya, "Yapılan bir suçtur. Kesinlikle çıkarılan faturayı ödemeyin." uyarısında bulundu.

İş değişikliği sebebiyle bankadaki hesabını kapatmak için başvuruda bulunduğunu aktaran F.A., başından geçenleri şu sözlerle özetliyor: "45 lira borcum olduğunu söylediler. Ben de gidip yatırdım ve bana hesabımı kapattıklarını ilettiler. Aradan 2 yıl 5 ay geçti ve bana 168,8 TL borcum olduğunu aktardılar. Bankaya gittiğimde ise hesabımı kapatmamı istememe rağmen 1 TL borcum kaldığını öğrendim. Kalan miktarı 2 yıldır bana söyleyemeyen banka borç miktarı artınca beni aradı. Oysa telefon numaram iki yıldır aynı."


Son günlerde bu yönde çok sayıda şikâyet aldıklarını belirten Tüketiciler Birliği başkanı Nazım Kaya ise vatandaşı hesabını kapatırken 1 Kuruş dahi kalıp kalmadığına dikkat etmesi yönünde uyarıyor. Bankaların bu tutumunun yanlış olduğuna dikkat çeken Kaya, "Yapılan bir suçtur. Kesinlikle çıkarılan faturayı ödemeyin." uyarısında bulunuyor. Yıllık hesap işletim ücretinde bankalar farklı tarife uyguluyor. Ortalama rakam ise 40-50 TL civarında değişiyor. 10 yıla kadar çalıştırılmayan hesaplar Merkez Bankası'na devrediliyor. Eylül 2008'den itibaren reel sektöre kredi musluklarını kısan bankalar son dönemde rotayı bireysel kredilere çevirdi. Tüketiciler Birliği Başkanı Kaya'nın verdiği bilgilere göre bankalar kredi aidatından 1,2 milyar TL, hesap işletim ücretinden 1,5 milyar TL kâr elde etti.

Hesap işletim ücretinin 3, 6 ay veya 1 yıllık periyotlarda alındığını dile getiren Tüketiciler Birliği başkanı Kaya, son iki yıldır bankaların bu kalemi yeni gelir kapısı olarak gördüğüne dikkat çekiyor. Bir kuruşluk hesap için 2 yıl içerisinde 100 TL'ye kadar borç çıkarılabildiği uyarısında bulunuyor. Yapılanların vatandaşı zor durumda bıraktığını dile getiren Kaya, "Tüketiciye bilgi verilmeden sözleşmeye konulsa dahi para alınamaz. Bu parayı almak suçtur. Tüketici bu bedeli ödemek zorunda değil. Bankaya gidip itirazda bulunmalı." tavsiyesini yapıyor.

Haber kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Pazar, Kasım 29, 2009

Bırakalım rakamlar konuşsun...

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Türkiye'de kaç okul var?
---> Yaklaşık 67 bin

Kaç hastane var?
---> Yaklaşık bin 220

Kaç sağlık ocağı var:
---> Yaklaşık 6 bin 300

Peki kaç cami var?
---> Yaklaşık 85 bin

***Bu rakamlara göre her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Peki kaç kilise var?
---> Yaklaşık 270

Kaç cemevi var?
---> Yaklaşık 100

Türkiye'de kaç doktor var?
---> Yaklaşık 77 bin

Peki kaç din görevlisi var?
---> Yaklaşık 90 bin

***Bu rakamlara göre Türkiye'de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.

Eğitim-Sen'e göre ise Türkiye'nin 200 bin öğretmen açığı var.

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Türkiye'de kaç kütüphane var?
---> Yaklaşık 1435

Almanya'da kaç kütüphane var?
---> Yaklaşık 11 bin

Türkiye'nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var?
---> Yaklaşık 13

Kaç kentte kuran kursu var?
---> Yaklaşık 81

Bu kursların toplam sayısı kaç?
---> Yaklaşık 3 bin 852

***Türkiye'de 1 opera derneği var; 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.

Peki sizce kaç tane "cami yaptırma derneği" var?
---> Yaklaşık 35 bin

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
İçişleri Bakanlığı'nın bütçesi ne kadar?
---> Yaklaşık 783 trilyon

Ulaştırma Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 678 trilyon

Bayındırlık ve İskân Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 677 trilyon

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 632 trilyon

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 280 trilyon

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 249 trilyon

Çevre ve Orman Bakanlığı'nın?
---> Yaklaşık 404 trilyon

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi ne kadar?
---> Yaklaşık 1.3 katrilyon

Yani;

---> Yaklaşık 8 bakanlığın bütçesi kadar
---> Yaklaşık 22 üniversitenin toplam bütçesine denk...

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan yıla büyümesine bakalım:
1997'de 66 trilyon
1998'de 119 trilyon
1999'da 180 trilyon
2000'de 270 trilyon
2001'de 302 trilyon
2002'de 553 trilyon
2003'te 771 trilyon
2004'te 1 katrilyon
2005'te 1 katrilyon
2006'da 1,3 katrilyon
2007'de 1.7 katrilyon
....

*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Sonuç;

Bir ülke, Diyanet'e, bütün üniversitelerine ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor ve bunu son bir yılda ikiye katlıyorsa, doktordan, öğretmenden fazla imam yetiştiriyorsa, hastane değil cami yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu açıyorsa, o ülkenin durup bir daha düşünmesi gerekmez mi?

Bunu biraz düşünmek lazım!

Haber kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

facebook'ta paylaş!