Pazar, Aralık 05, 2010

Kadın Sığınağı

Durma paylaş!

29 Ekim tatilinde ikinci DT maceram olarak Küçükçemece Cennet Kültür Merkezi'nde sahnelenen "Kadın Sığınağı"nı izleme fırsatı buldum ama bir türlü yazamadım. Resmen 1 aydan fazla bir zaman geçmiş ama yazayım yine de.

"Kadın Sığınağı" tamamen kadınlardan oluşan deneyimli bir kadrosuyla bizlere yabancı olmadığımız hikayeler anlatarak kimi zaman güldüren kimi zaman ise düşündüren bir oyun. Güçlü bir kadrosu var oyunun. En tanıdık isim "Kaynanalar"ın Döndü'sü Defne YALNIZ. Oyunda anlatılan hikayeler gazetelerin 3. sayfalarında her gün okuduğumuz haberler olduğundan seyirciyi de oyunun içine çekiyor.


Genel anlamda çok beğendiğim bir oyun oldu. Herkese tavsiye ederim. Bu arada değinmeden geçemeyeceğim; Cennet Kültür Merkezi yer açısından "ilginç" bir semtte bulunmasına rağmen iç mekan olarak çok tatmin edici durumda. Bugüne kadar gittiğim en iyi DT salonu diyebilirim hatta.


Şimdi sizleri oyunun profesyonel özetiyle başbaşa bırakıyorum.

Tiyatrolu günler...

Alıntıdır, orijinal yazıya buradan ulaşabilirsiniz...

Farklı nedenlerden, bir kadın sığınma evine toplanmış kadınların yaşamlarından kısa bir günün anlatıldığı bu oyun, gazetelerin 3. Sayfalarında okuduğumuz hayatları gözler önüne sererek, kadına yönelik şiddeti ve istismarı sorgulamaktadır.

Pazar, Ekim 31, 2010

Zam tepkisi...

Durma paylaş!

Paylaşamadan geçemeyecektim; dünkü Radikal'de Cüneyt Özdemir'in Mehmet Şimşek'in yeni yapılan alkollü ürünlerdeki ÖTV artışına yorumlarına ilişkin yazısı ya da daha doğrusu notu çok hoşuma gitti. İşte o cümleler :


Mehmet Şimşek kendilerine ek gelir getirmese de sağlığımızı düşündüğü için içkiye % 30 zam yaptıklarını gülerek muştuladı. Haberi duyunca oturdum ağladım. Devletin vatandaşını bu kadar içten düşündüğü daha duygusal bir an olabilir mi! Eskiden zam yaparken bakanlar utanırdı. Şimdi ise dalgalarını geçiyorlar. Yoksa ciddi mi!? O zaman çek elini benim sağlığımın üzerinden devlet baba. Zamlarla sağlığımı koruyacaksan hiç koruma…

Cüneyt Özdemir

Cumartesi, Ekim 23, 2010

DT ile yeniden...

Durma paylaş!

İzmir'de son günlerimi yaşarken vakit ayırabildiğim DT (Devlet Tiyatroları) ile birlikteliğim İstanbul'a yerleşmem ile birlikte yeniden başladı. İlk olarak geçen hafta Atlas Pasajı'ndaki İstanbul Küçük Sahne'de oynanan "Bedensiz Kadın" oyununa gitme fırsatı buldum.

İstanbul'daki ilk DT tecrübem oldu. Sahne eski ama sıcacıktı. Hem içiniz ısınıyor manasında hem de havasızlık manasında sıcaktı. İnternetten aldığım biletimi samimi bir görevliden teslim aldıktan sonra yerime geçtim ve oyunu izlemeye başladım. Dekorlar ve dekorların düzenlenişi daha ilk dakikadan beni çok etkiledi. Aslında oyunu senaryo olarak pek de etkili bulmuş olmasam da, Mate Matisic'in "Bedensiz Kadın"ı insanın aklına hiç düşünmediği soruları getirtebiliyor. Oyunda yüzeysel olarak değinecek olursam, bir askerin yaptığı hatalarla bu dünyadan göçmeden önce baş etmeye çalışması ve kendini Tanrı'ya affettirme çabaları konu alınmış. Aşağıda daha geniş bir özeti bulabilirsiniz.

Ne yazık ki oyunla ilgili gerek DT'nin kendi sitesi gerekse internet üzerinde detaylı bir bilgi bulmak güç. Bu yüzden resim koyamadım zaten. Nedense oyundan çıkarken de aklıma bir broşür alıp size bir kaç not düşebilme fırsatını yakalamak gelmedi. ( Bunda içerisinin havasızlığından kurtulmak için koşa koşa kendimi İstiklal'e atmam en büyük sebep herhalde :> )

Oyunda beni en çok etkileyen kısım çözüm kısmıydı. Herkesin sonuna kadar izleyip görmesi gereken bir oyun sergilendi çözümde. Ayrıca sahne arkası ekibin performansı da görülmeye değerdi.

Bu kadar tüyo ve bilgiden sonra sizleri oyunun gitmeden önce okuduğum tek yorumla baş başa bırakıyorum. Eğer sizde "Bedensiz Kadın"a gitmek isterseniz biletinizi buradan da alabilirsiniz.

Tiyatrolu günler...

Alıntıdır, orijinal yazıya buradan ulaşabilirsiniz...

Ülkemizde yeni yeni tanınmaya başlayan Hırvat tiyatrosu yazarlarından Mate Matisic’in Bosna savaşının ardından kaleme aldığı ilginç bir oyunu. Orta yaşlı bir fahişe, emekli bir asker ile temizlenmek istenen vicdan azapları ve korkunç savaş suçlarıyla lekelenmiş bir beden. Komedi ve dramın iç içe geçtiği oyun, Hırvat tarafından olaya bakmasına rağmen, savaşta hiçbir tarafın yeterince temiz olmadığını da gözler önüne sermektedir

Pazar, Nisan 18, 2010

"Tweetle" raflarda :P

Bu aralar Twitter hayatımıza her alanda girdi. Ben de dahil birçok arkadaşım güzel bir mikroblog uygulaması olan twiter'dan sosyal durumlarını paylaşıyorlar. Bu durumu farkeden bir İngiliz girişimci ilginç bir icada imza attı. İcada, İngilizce su ısıtıcısı anlamına gelen, "Kettle" kelimesi üzerinde yapılan kelime oyunuyla "Tweetle" adı verildi. Tweetle, suyu kaynattığı zaman twitter’a mesaj gönderiyor, takipçilerine ne kadar enerji harcandığını bildiriyor.

İyi Pazaralar, A.


İcad fazla takipçiye sahip olamayacak gibi gözükse de, imalatçıların 75£'a mal olan ürünün üretimi için rekabet ettiğini belirtti. Plastikten üretilen Tweetle’ın tabanında internet bağlantısı için modül var. Cihazda bağlantıyı sağlayan bir program bulunuyor. Aynı konseptin mutfak aletlerinde kullanılabileceği düşünülüyor.

Salı, Nisan 13, 2010

Bu kadın bizi seviyor!

Bu haftasonu yine tiyatrodaydım. Uzun zamandır gitmiyordum, farkettim ki pek bir özlemişim. Şimdi hasret gideriyorum işte. Konumuza gelirsek, geçen haftasonu Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde sergilenen "Dona Agata'nın Kaçırılışı" adlı oyunda bol bol güldüm ve bir o kadar da düşündüm.

Oyun 4 kafadarın fakirliklerine çare olarak kaçırdıkları bayan Agata için istedikleri fidye ve bundan sonra gelişen konuları anlatıyor. Oyun 2 perde ve hakikaten izlediğiniz her dakikaya değiyor. Oyunda öne çıkan taşlamalar zengin ve kültürlü Dünya'ya yapılıyor. Her türlü imkana sahip olmalarına rağmen sevgiden yoksun olan bu kesimin ihtiyaç duyduğu sevgiyi fakir ama mutlu olan kişilerde yakalaması örneklendiriliyor.

Dona Agata'yı canlandıran Füsun Masri ve "Şair" rolündeki Rüçhan Gürel oyunculuklarıyla göz doldurdular. Uzun lafın kısası herkesin izlemesi ve eğlenmesi gereken bir oyun "Dona Agata'nın Kaçırılışı".

Şimdi bir de oyundan karelere bakalım;

Oyundan kareler; meraklı komşularını evde bulunan halının hikayesine inandırmaya çalışan 2 kafadar...

Oyundan kareler; dört kafadar Dona Agata'ya ne yapacakları konusunda tartışıyor...

Ne alemdeyim, bilmiyorum?

Tez, toplantılar, KOSGEB, seminerler, paneller derken hayatım İzmir - Urla - İYTE arasında bir sürünüşe dönüşmüş durumda. Cidden tükenmek üzereyim ama inançlıyım bunlarda geçecek bir gün.

Bu hafta KOSGEB yok o yüzden biraz olsun soluklanıyorum denebilir. Bu arayı Bursa'ya giderek değerlendireyim dedim kendimce. Bu arada tiyatro maceralarım da devam ediyor. Geçen hafta cumartesi Karşıyaka'daydım. En kısa zamanda sizlere yazacağım bu oyunu da. Mesela 10 dk sonra. :)

Artık son demlerimi yaşıyorum İzmir'de, en azından şimdilik planlarım bu yönde. Bu yüzden bir işe koyuldum ve İzmir'i fotoğraflamaya çalışıyorum hatıra olması babında. Hiç üşenmeden anı yakalamak için çaba harcıyorum. Her adımda duruyor ve güzel olanı yakalamaya çalışıyorum. Aşağıda bir örnek koyacağım sizlere, bakalım hoşunuza gidecek mi? Profosyonel olarak hiçbir iddaamın olmadığını da belirteyim bu arada. Amaç sadece anı yaratmak.


Benden bu kadar şimdilik. Bunu bile nasıl yazabildim bilemiyorum. Bu arada son bir haber benden, yakında Erasmus ve tez konularım hakkında daha çok yazacağım buraya. Artık insanların sorularına birer "blog" linki atarak cevap vermek güzel olacak gibi gözüküyor.

Pazar, Nisan 04, 2010

Aylardan Eylül, günlerden Cumartesi...

Uzun zamandır gitmek istedğim tiyatroma bu akşam kavuşmak nasip oldu. Konak Sahnesi yenileme çalışmaları devam ettiğinden oyun İzmir İl Halk Kütüphanesi bünyesinde bulunan Melek Ökte Sahnesinde oynandı.

Oyunun adı "Yollarda". Oyun 12 Eylül döneminde kaybolan kocasını ararken kendini bir akıl hastanesinde bulan bir kadının o günden bugüne her Eylül ayında kocasından kalan son eşya olan bavulla diğer hastalara hikayesini sanki bir yolculukmuş gibi anlatması üzerine kurulu.

Hikayenin geçtiği mekan hastane koğuşu, oyuncuları hasta arkadaşları ve baş aktörü ise bir bavul ile limon ağacı. Kadın için Eylül'de her gün Cumartesi'dir ve Pazar günü dönecek olan kocasını beklemektedir.


Oyundan kareler; Kadın kocasından kalan son mektubu okurken.

Oyundan Kareler; 12 Eylül sonrası "Cumartesi Anneleri" canlandırılıyor.

Öyküsü ve kurgusu çok özenle yapılmış bir oyun "Yollarda", ayrıca baş rolü üstlenen Hülya SAVAŞ ta çok güzel bir performans sergiliyor.

Kısacası izlemeniz tavsiye edilir. Daha fazla bilgi için DT'nin sitesine buradan ulaşabilirsiniz...

Bilet alma için ise MYBiLET'e tıklamanız yeterli...

Sağlıcakla kalın, A.

Cuma, Nisan 02, 2010

Yoğun bir dönemdeyim...

Evet uzunca bir süredir bırakın yazmayı copy/paste tarzı haberleri, bile paylaşamıyorum burada. Yoğun geçiyor bu dönemim, en az haftanın 3 günü İzmir'deyim ki bu beni öldürüyor denebilir. Yollarda geçen saatler mi desem, yoksa yaptığım çalışmalar mı. Hepsi teker teker bitiriyor beni. Ama artık yazacağım. Gerek tezim, gerekse yaşadığım tecrübeleri en azından mezun olana kadar düzenli olarak yazacağım.

Bu arada yeni Erasmus'ları yolcu ettik. Bu sene Giessen'e bizim bölümden sadece 1 öğrenci gitti. Avantaj mıdır, yoksa dezavantaj mı göreceğiz. Şimdilik Ömer'den geri dönüşler iyi. Erasmus'la ilgili merak ettiği herşeyi buraya daha da yazmam gerektiği ortaya çıktı bir de. Çünkü yapılan bazı yanlışlara şahit oldum tekrardan.

Ayrıca İYTE hayatımdan iyice çıkmaya başladı. Bariz olarak görüyorum bunu. Belki ben artık eskisi kadar umursamıyorum ya da İYTE takmıyor beni. Çok memnunum buna. Uzun sandığım bir yolculuğun beklenen sonuna ulaşmanın verdiği hazzı yaşıyorum denebilir aslında. Ah bir de şu tez bitse! :P

Bahar geldi bir de. Bu yüzden güzel bir fotoğraf koyayım dedim. Malum İzmir'de bahar bir başka...

Neyse benden bugünlük bu kadar diyelim, yavaş yavaş toparlanıp İzmir'e kaçmam lazım. Malum hafta sonu Açık Öğretim sınavları var. Bu arada sınava girecek herkese başarılar, benim gibi hazırlanamayanlara da bol şans...

Sağlıcakla kalın, A.

Çarşamba, Ocak 27, 2010

Apple'ın merakla beklenen tableti görücüye çıkıyor...

Apple, bilgisayar tabletini bu gece duyuracak. Yeni ürünün adının "iSlate iPad" veya "iTablet" olması bekleniyor.

Apple, yeni tablet bilgisayarını bu gece tanıtıyor.

Tabletin adının "iSlate iPad" ya da "iTablet" olması bekleniyor.

Tablete en yakın duran isim olarak iSlate görülüyor. Zira Apple, bu alan adını 2007’de üstüne almış.


TABLETTE NELER VAR?
Yeni ürünün "iPhone"dan biraz daha büyük olması bekleniyor.

Klavyesi olmayan cihaz, televizyon izlemek, internette dolaşmak, e- gazete, e-dergi ve e-kitap okumak için kullanılabilecek.

İngiliz The Guardian gazetesinin aktardığı dedikodulara göre, ürünün iki versiyonu olacak.

Büyüğünün 10 inç (25 cm) ekranı, küçük versiyonunun ise 7 inç (17 cm) ekranı bulunacak.

SONUNDA GÖRÜCÜYE ÇIKIYOR!
Bilgisayar tabletinin tanıtımının bu gece yapılması bekleniyor.

Yeni ürünlerini genellikle Ocak ayında tanıtan Apple, Ocak 2008'de MacBook Air bilgisayarı, Ocak 2007'de ise iPhone'un ilk versiyonu görücüye çıkarmıştı.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Pazartesi, Ocak 25, 2010

Beynin ‘Facebook kapasitesi’ nedir?

Bilim insanlarına göre sosyal ağ sitelerindeki arkadaş sayınızla sosyalliğiniz arasında doğru orantı yok. İsterse binlerce arkadaşınız olsun beyin bunun en fazla 150’sini taşıyabiliyor.

Sosyal paylaşım ve mikrobloging sitelerinde ne kadar çok arkadaş veya izleyeniniz varsa o kadar sosyal mi sayılırsınız? Bilimcilere göre bu sorunun yanıtı 'hayır'.

Sözkonusu sanal ortamlardaki kişisel sayfalarda 5 bin kişiye kadar arkadaş toplanabilse de insan beyni bunun en fazla 150’sini taşıyabiliyor.

Oxford Üniversitesi’nden Robin Dunbar’ın araştırmasına göre ne kadar ‘sosyal’ olursak olalım, beynin bilinçli düşünme ve dil yetisinin kontrol edildiği neokorteks bölümü en fazla 150 kişiyle sosyal ilişkiyi sürdürebilme kapasitesine sahip.

Neolitik köylerden modern ofis ortamlarına kadar geniş bir dönemde sosyal ortamları inceleyen Dunbar, 1990’larda geliştirdiği ve kendin adını taşıyan bu teoriyi Facebook gruplaşmalarına uyguladı. Facebook arkadaş sayısı bini geçen kişilerle birkaç yüz olan üyelerin mesaj trafiğini analiz eden Dunbar, ikisinin arasında neredeyse hiç fark olmadığını tespit etti.

Dunbar’a göre arkadaş listesinde binlerce kişi ekli bulunan üyeler bile ortalama en fazla 150 kişiyle belirli aralıklarla iletişime geçebiliyor. Bu iletişim frekansı yılda bire kadar da düşebiliyor. Bir diğer ilginç sonuç da, kadınların erkeklere kıyasla iletişime ve arkadaşlıklara daha önem veriyor olmaları. Dunbar “Kadınlar birbiriyle konuşsa bile tatmin olabiliyor. Erkeklerinse illa fiziksel bir şeyler yapması gerekiyor” diyor.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Pazar, Ocak 24, 2010

Gelibolu'da deniz buz tuttu!

Çanakkale'de Atatürk Meydanı'nda bulunan iç limanda soğuk hava nedeniyle denizin üzerinde buz parçaları oluştu.


Kar yağışının ardından etkili olan soğuk hava Çanakkale'de yaşamı olumsuz etkiliyor. Atatürk Meydanı'nda bulunan ve balıkçıların teknelerini bağladığı iç limanda soğuk hava nedeniyle denizin üzerinde buz parçaları oluştu.

Şehir içindeki yollarda da buzlanma meydana geldi. Belediye ekipleri, yol ve kaldırımlarda kar küreme çalışmalarını sürdürüyor. Zincirsiz yola çıkan bazı araçlar ise yolda kaldı.

Öte yandan Çanakkale Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, dün ölçülen en düşük hava sıcaklığının sıfırın altında 5 derece olduğunu bildirdi.

Yetkililer, Salı gününe kadar sıcaklığın geceleri sıfırın altında 5 ile 8, gündüzleri ise sıfırın altında 3 derece olmasının beklendiğini kaydetti.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Cumartesi, Ocak 23, 2010

Uzaydan da twitledi! ((=

Amerikalı astronot, Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan ilk Twitter mesajını dünyaya gönderdi.


NASA'dan yapılan açıklamada, uçuş mühendisi Timothy J Creamer'ın kişisel internet bağlantısı kurduğunu ve sosyal paylaşım sitesi Twitter'a ilk mesajı attığı bildirildi.

Creamer'ın "Selam Twitter dünyası" diye başladığı mesajında, "Yakında görüşürüz, sorularınızı gönderin" ifadesine yer verdiği belirtildi.


Astronotun, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun bilgisayar sisteminde bir iyileştirme yapılması sayesinde dünyaya internet üzerinden mesaj gönderebildiği de kaydedildi.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Oprah Show'un 24. Sezon kutlaması...

The Black Eyed Peas'in Oprah Show'un 24. sezon kutlaması ve ve bu kutlamanın hazırlanışı videosu. Hakikaten çok güzel olmuş. İzleyin bakalım sizde beğenecek misiniz?



Sağlıcakla kalın, A.

e-Shirt'ler geliyor...

Stanford Üniversitesi mühendisleri sıradan pamuk ve polyesterden mamul kumaşları, karbon nanotüp 'mürekkebi' emdirerek pile dönüştürdü.

Karbon nanotüplerden oluşan boyayla boyanan pamuk ve polyester gibi kumaşlar, enerjiyi muhafaza eden birer 'pil'e dönüştürüldü. Geçen yıl bulunan, ancak ilk kez bu denli başarıyla uygulanan teknoloji, 'giyilebilir elektronik cihaz'şarın yolunu açıyor.

Nano Letters adlı nanoteknoloji bülteninde yayımlanan deney raporuna göre, nanometre boyutunda (metrenin milyarda biri ölçeğinde) karbon tüpler içeren 'boya'nın emdirildiği sıradan kumaşlar enerjiyi barındırabilir hale getirildi.

Yi Chun liderliğindeki Stanford Üniversitesi ekibinin geliştirdiği ürün, kumaşların lifleri arasında tutunan karbon nanotüplerden oluşuyor. Bu özel boya kumaşa homojen şekilde emdirildiğinde kumaşı tümüyle iletken ve elektriği muhafaza edebilir kılıyor. Bu özellikler, kumaş yıkanıp buruşturulsa bile kaybolmuyor.


Ekip lider Chun, bu teknolojinin daha az maliyetli şekidle üretilmesine çalıştıklarını, kısa süre sonra elektronik cihazları besleyebilen veya cihaz entegre edilmiş özel giysiler üretilebileceğini söyledi.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Cuma, Ocak 22, 2010

Sansürcü Çin'e Bayan Clinton'dan sert tepki...

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Çin'i sert dille eleştirdi, "İnternette saldırı düzenleyen ülkeler sonuçlara katlanır!" tehdidinde bulundu. Çin de ABD'yi uyardı: "İlişkiler zarar görür!"

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, "internet ortamında saldırılar düzenleyen kişi veya ülkelerin, bu yaptıklarının sonuçlarına katlanacağını" söyledi. Clinton,ülkede Google'a yönelik siber saldırıların da derhal soruşturulmasını talep etti.

Washington'da internette ifade özgürlüğü konulu toplantıda konuşan Clinton, Çin, Tunus ve Özbekistan'ın sanal alemde sansürü tırmandırdıkları suçlamasında bulundu.

ABD'nin "internetin beşiği" olduğuna işaret eden Clinton, internet ağının düzgün çalışmasında "sorumluluğun" ABD'nin omuzlarında olduğunu belirtti.


"İnternet günlükleri, e-postalar ve yazılı mesajlar, fikir alışverişi yapılan yepyeni alanlar yaratırken, sansürün de hedefi haline geldiler" diyen Clinton, "Bu yeni dünyada bir ülkenin internet şebekesine yönelik saldırı, hepimizi hedef almış demektir. Dolayısıyla devletler için yeni davranış kuralları belirlenebilir" ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanı Clinton, sansürcü kişi ve ülkeleri de sert şekilde uyararak, "sonuçlarına katlanır, uluslararası camia tarafından kınanırlar" dedi.

ÇİN: "SÖZDE İNTERNET ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KULLANMAYIN!"
Cliton'ın açıklamarına Çin'in yanıtı gecikmedi. Hillary Clinton'ın internet özgürlüğü ile ilgili olarak kendilerine yönelik suçlamalarının ikili ilişkilere zarar verebileceğini belirten Çin hükümeti açıklamayı kınadı.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ma Zhaoxu, "ABD Çin'in internet yönetimi politikalarını eleştirdi ve Çin'in internet özgürlüğünü kısıtladığını ima etti. Bu, gerçeklerle çelişiyor ve Çin-ABD ilişkilerine zarar verici" dedi.

Sözcü, Çin Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, "ABD'yi gerçeklere saygı göstermeye ve Çin'e karşı temelsiz suçlamalar yapmak için sözde internet özgürlüğünü kullanmaya son vermeye çağırıyoruz" ifadesini kullandı.

Sözcü, internet konusundaki tartışmanın iki ülke arasındaki işbirliğinin önüne geçmesini istemediklerini belirterek, "iki tarafın da aralarındaki ayrılıkları ve hassas konuları uygun biçimde ele almaları, Çin-ABD ilişkilerinin sağlıklı ve istikrarlı gelişimini korumaları gerektiğini" kaydetti.

HERŞEY GOOGLE'LA BAŞLADI.
İnternetin Amerikalı devi Google, sansürü ve "siber saldırıları" protesto için Çin'deki faaliyetlerine son verme tehdidinde bulunmuştu. Google'ın dünyadaki en yakın rakibi Yahoo da firmaya destek çıkmış, "internette ifade özgürlüğünün ihlaline hepimiz karşı koymalıyız" açıklaması yapmıştı.

En son bu hafta başında uluslararası Sınır Tanımanayan Muhabirler örgütü de, ülkedeki yerli ve yabancı gazetecilere yönelik sansür ve siber saldırı uygulamaları yüzünden Pekin yönetimini sert dille eleştirdi ve açıklama talep etti.

Çin, 360 milyon kişiyle dünyada en çok internet kullanıcısı bulunan ülke konumunda. Henüz gelişme aşamasındaki arama motoru sektörü bile tek başına 2009'da 1 milyar dolar ciro yaptı.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Cumartesi, Ocak 16, 2010

3D Porno üzerine bir röportaj...

3 boyutlu porno üzerine güzel bir video olmuş, hem mizahi hem de gerçek açıdan...



Sağlıcakla kalın, A.

3 boyutlu televizyondan önce "Porno" endüstirisi 3. boyuta geçti...

Üç boyutlu televizyon setleri yıl ortasında raflara çıkmaya hazırlanırken, porno endüstrisi çoktan ürün vermeye başladı!


Yetişkinler için erotik film üreticileri, Las Vegas’ta düzenlenen tüketici elektroniği fuarında çok ses getiren 3D (üç boyutlu) görüntüleme teknolojisine de zaman yitirmeden el attı.

Batıda teknolojiyi en yakından takip edip uygulamaya geçiren sektörlerin başında gelen pornografi sanayii, VHS, DVD, Blu-ray, internet ve HD (yüksek çözünürlük) gibi teknolojileri ilk uygulayanlar arasındaydı. Pornocular, şimdi aynı ilgiyi 3D teknolojisine de gösteriyor.

AVN Adult Entertainment adlı firma, 60 inç Mitsubishi marka 3D televizyon, iki çift özel 3D izleme gözlüğü ve internet portalına yüklü yüzlerce 3D porno filmi indirecek küçük bir bağlantı bilgisayarından oluşan komple ‘3D erotik eğlence’ setini 3,999 dolardan satışa çıkardı.

Firmanın prodüktörlerinden Lance Johnson, 3D televizyonların yıl ortasında piyasaya sürülmeye başlamasını takiben tek başına 3D porno film disklerini de tüketiciye sunacaklarını açıkladı.

Sony, Samsung, Toshiba, LG ve Panasonic, Haziran ayında başlayacak olan Dünya Kupası’ndan önce 3D uyumlu panel televizyon setlerini ve Blu-ray oynatıcıları piyasaya sürecek. Güney Afrika’da oynanacak Dünya Kupası maçlarının 25’i ESPN kanalı tarafından 3D olarak yayımlanacak.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Perşembe, Ocak 14, 2010

Bilgisayar Mühendisliğinde Profesyonellik (CENG411) final sonuçları ve dönem değerlendirmesi...

Bilgisayar Mühendisliğinde Profesyonellik (CENG411) final sonuçları ve genel ortalamalar belli oldu. Sonuçlara dersin grubuna eklenen ".pdf" dosyasından bakabilir, müsait olduğunuz bir zamanda itiraz edebilirsiniz.

Ayrıca Burak hoca'nın notlar ve dersin genel değerlendirmesi, final olma şeklimiz hakkında attığı mesajı da okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Notlarınıza buradan ulaşabilirsiniz.

Burak hocanın bizlere yolladığı mesaja da buradan ulaşabilirsiniz.

Sağlıcakla kalın, A.

Biyoinformatik (MBG305) final sonuçları...

Biyoinformatik (MBG305) final sonuçları Jens hocanın sitesinde açıklanmış durumda. Bu arada yarın hazırladığımız makalelerin Türkçe çevirilerinin son teslim günü olmakta. Hepimize kolay gelsin.

Notunuza bakmak için giriş yapın.

Sağlıcakla kalın A.

Çarşamba, Ocak 13, 2010

Eurovision '10 yolcusu belli oldu; Manga

Mayıs 2010'da Norveç'te gerçekleştirilecek olan 55. Eurovision Şarkı Yarışması'na katılmaya ve eserin "sipariş usulü" belirlenmesine karar veren TRT Genel Müdürlüğü, Türkiye'yi temsil edecek isim için geçen yılın Ağustos ayında çalışmalara başlamıştı.

İnternet sitesinde kamuoyu yoklaması da yapan TRT, dün Eurovision Şarkı Yarışması finalinde Türkiye'yi temsil etmek üzere Manga ile sonunda sözleşme imzaladı.


Manga, 3 eser hazırlayarak TRT yönetimine sunacak. Şubat ayı ortalarında toplanacak komisyon, Manga'nın Eurovision'da Türkiye'yi temsil edeceği şarkıyı belirleyecek. Şarkıya kamuoyuna tanıtılmasının ardından bir de klip çekilecek.

2010'da 39 ülkenin katılmasının beklendiği Eurovision Şarkı Yarışması'nın yarı final kuraları 21-23 Mart tarihleri arasında yapılacak delegasyon toplantısı sırasında çekilecek.

55. Eurovision Şarkı Yarışması'nın yarı finalleri 25 ve 27 Mayıs'ta, finali ise 29 Mayıs'ta Norveç'in başkenti Oslo'da yapılacak.

Manga'ya şimdiden başarılar diliyor ve geçen sene "MTV Avrupa Müzik Ödülleri"ndeki başarısını tekrarlamalarını umuyoruz.

Pazar, Ocak 10, 2010

Çılgınlar gibi Farmville oynamak Zynga'ya yarıyor!

65 milyon kullanıcısı olan sanal çiftçilik oyunu FarmVille’i üreten şirketin (Zynga Inc.) değeri 1 milyar dolara çıktı.

Facebook’ta 75 milyon aktif aylık kullanıcısı olan sanal çiftçilik oyunu FarmVille’i üreten şirketin değeri yaklaşık olarak 1 milyar Dolara çıktı.


TÜRKİYE'DE DE OYNAMAYAN KALMADI!
Sosyal arkadaşlık sitesi Facebook’ta aylık aktif olarak 75 milyon kişi tarafından oynan sanal çiftçilik oyunu “FarmVille”, üretici şirketi olan Zynga Inc.'i ihya etti. Aynı sitede oynanan “Mafia Wars” isimli oyunun da sahibi olan Zynga Inc. şirketinin şu an halka açılsa piyasa değerinin 1 milyar doları aşacağı belirtildi. Türkiye’de de milyonlarca kişi tarafından oynanan FarmVille ücretsiz. 52.5 milyonla dünyada en çok satan oyun konsolu Nintendo’yu bile 5 ay gibi kısa bir sürede geride bırakan oyunda tarla ekerek para kazanılıyor. Hasattan elde edilen para ile tarla büyütülüyor, ağaç, hayvan, dekorasyon malzemeleri ve araç gereç alınabiliyor. (Hala bilmeyen varsa :-P )

5 DOLAR VEREN OYUN PARASI (FV CASH) ALIYOR VE ÖZEL İÇERİKLİ ÜRÜNLERİ SATIN ALABİLİYOR
Ancak sitedeki bazı ürünler kazanılan deneyimler sayesinde seviye atladıkça biriken ya da gerçek para karşılığı alınan "FV CASH" denilen “gerçek” paralarla alınabiliyor. 5 dolar karşılığında 25 FV CASH doları satın alanabiliyor. Oyunda yavru hindi 7, Türk bayrağı ise 16 FV dolarına satılıyor.

Zynga Inc.'in oyunları bu yıl 210 milyon dolar ciroya ulaştı, 2010’da şirketin cirosunun 355 milyon dolara yükseleceği belirtildi. Zynga CEO’su Mark Pincus, “Şirketi borsaya açmak gibi bir niyetimiz yok!” dedi.

Zynga Inc.'in diğer popüler oyunları arasında "Mafia Wars", "Cafe World", "Dragon Wars", "FishVille", "PetVille", "Fashion Wars" gibi oyunlarda bulunuyor.

Daha fazla bilgi için Zynga Inc.'in sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Cumartesi, Ocak 09, 2010

Sütlüce halkından semtin adını taşıyan vapura önce ilk temizlik ve sonra ilk yolculuk...

Haliç'te ilk sefer temizlikle başladı...

Haliç Tersanesi'nde inşa edilen Sütlüce Vapuru ilk seferini yaptı. Yolcular, sefer başlamadan önce gemiyi temizledi.


“Sütlüce Gemisi”nin yapımı aşamasında İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) AŞ Çağrı Merkezi'ni arayan Sütlüce halkı, ''Sütlüce Gemisi''nin camlarını, yerlerini ve güvertesini temizleyerek semtlerinin adını taşıyan gemiye katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

Bu talep kabul edilince de vatandaşlar, gemideki temizliğin ardından Sütlüce-Kasımpaşa-Haliç-Üsküdar hattında yolculuk yaptı.

Vatandaşların, gemiye ''Sütlüce'' adının verilmesi anısına hazırlattıkları plaket, geminin giriş bölümüne asıldı.

Tamamı Türk mühendis ve işçilerince Haliç Tersanesi'nde inşa edilen ''Sütlüce Gemisi'' Haliç hattında yolcu taşımacılığının yanı sıra turistik amaçlı olarak da kullanılacak.

600 yolcu kapasiteli 3 gemiden ikincisi olan ''Sütlüce Gemisi'', mevcut deniz motorlarına göre geniş ve rahat iç mekanları, çocuk arabası ve engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle rahatlıkla geçebilecekleri şekilde otomatik yolcu geçiş kapılarıyla donatıldı.

Haliç köprülerinin altından rahatlıkla geçebilecek formda tasarlanan gemiler, panoramik görüş açısıyla İstanbulluları Haliç'in tarihi güzellikleriyle tanıştıracak.

Haberin orjinaline ulaşmak için tıklayın.

Cuma, Ocak 08, 2010

"This is it!"

Uzun zamandan beri izlemek istediğim bir filmdi "This is it!" ( Türkçe, "İşte bu!" ).


Micheal Jackson'un son turnesiyle aynı ismi taşıyan ve MJ'in ölümünden sonra sadece demo görüntüleriyle film haline getirilmek zorunda kalınan bir yapım "This is it!". Aslında MJ yaşasaydı film tamamen profesyonel bir biçimde hazırlanacak, hatta tamamıyla 3 boyutlu olacak ve MJ'in hayranlarına bir güle güle hediyesi niteliğinde olacaktı.


Filmin ne kadar ticari amaçlar çerçevesinde gerçekleştiğini bilmiyorum ancak keyifle izlenecek bir konser provası olduğunu söyleyebilirim. Evet, film "This is it!" turnesine hazırlanan MJ'in bu turne için yaptığı provalarının toplamından oluşuyor. Filmde çok güzel kareografiler planlanmış ve teknolojinin sinema dünyasına getirdiği ileri tekniklerden bahsediliyor. Eğer yaşasaydı MJ filmin profosyenel haliyle kendinden çok söz ettirecekti ancak ömrü yetmedi.

Aşağıda filmde beni en çok etkileyen şarkıyı sizinle paylaşıyorum, keyifli seyirler.

Sağlıcakla kalın.

A.

Vidyonun filmden gelen versiyonunu facebook'taki videolarımdan görebilirsiniz...

"Fair Play" ruhu bu olmalı!

Marsilya-Auxerre maçında yaşanan olay, yılın Fair-Play ödülüne aday gösterildi.

Fransa Birinci Ligi'nin (Ligue 1) 18. haftasında oynanan Marsilya-Auxerre maçında, yeşil sahalarda eşine az rastlanır bir olay yaşandı.

Karşılaşmanın 34. dakikasında Marsilyalı futbolcu Bakari Kone ile Auxerre forması giyen Valter Brisa arasındaki ikili mücadele sonrası Kone, direkt kırmızı kart gördü. Marsilyalı oyuncu, uzun süre hakeme itiraz etti. Bu sırada yerde yatan Brisa ayağa kalktı ve rakibinin kendsine faul yapmadığını işaret ederek kırmızı kartın iptalini istedi.

Maçın hakemi, Brisa'nin isteğini yerine getirdi ve gösterdiği kırmızı kartı iptal etti. Böylece Kone yeniden oyun alanına döndü.

Fransız basınında manşete çıkan centilmenlik olayı, yılın Fair-play ödülüne aday olarak gösterildi.

Auxerre, Velodrome Stadı'nda oynanan unutulmaz karşılaşmayı 2-0 kazandı.

Haberin vidyosuna ulaşmak için tıklayınız.

Haber kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Çarşamba, Ocak 06, 2010

Björk - Joga

Björk - Joga


Lyrics of Joga by Björk

All these accidents,
That happen,
Follow the dot,
Coincidence,
Makes sense,
Only with you,
You don't have to speak,
I feel.

Emotional landscapes,
They puzzle me,
Then the riddle gets solved,
And you push me up to this

State of emergency,
How beautiful to be,
State of emergency,
Is where I want to be.

All that no-one sees,
You see,
What's inside of me,
Every nerve that hurts,
You heal,
Deep inside of me, oo-oohh,
You don't have to speak,
I feel.

Emotional landscapes,
They puzzle me - confuse,
Then the riddle gets solved,
And you push me up to this

State of emergency,
How beautiful to be,
State of emergency,
Is where I want to be.

State of emergency,
How beautiful to be,

Emotional landscapes,
They puzzle me,
Then the riddle gets solved,
And you push me up to this

State of emergency,
How beautiful to be,
State of emergency,
Is where I want to be.

State of emergency,
How beautiful to be,
State of emergency,
State of, state of,
How beautiful,
Emergency,
Is where I want to be.

State of emergency,
How beautiful to be,
State of emergency,
Is where I want to be.

State of emergency,
How beautiful to be.

Sağlıcakla kalın, A.

facebook'ta paylaş!