Cumartesi, Ağustos 08, 2009

Netbook performansınızı arttırmak için de Ubuntu!

Bir netbook'um var ama performansından memnun değilim mi diyorsunuz? Netbook'umun şarjı bazen beklediğim kadar uzun süre gitmiyor, beni yarı yolda bırakıyor mu diyorsunuz yada ben ne anladım böle işten 12.1 inçlik bir dizüstü bilgisayar alsam daha iyiydi mi diyorsunuz? O zaman size sorunun netbook'ta değil netbook'unuzun işletim sistemi olan Microsoft Windows XP (SP 3)'de olduğunu rahatlıkla söyliyebilirim.

Malasef günümüzde netbook piyasası giderek kızışmasına rağmen Microsoft herhangi bir çaba gösterip de netbook'lara özel bir işletim sistemi geliştirmiş değil. Ama piyasada sadece Microsoft yok (çoğumuz bunda bir haber olsa da!) ve bu sefer Canonical daha hızlı davrandı ve netbook'lar için ideal bir işletim sistemi olacak özelliklere sahip "Ubuntu Netbook Remix"i geliştirdiğini açıkladı. Hem de Microsoft işletim sistemlerine istenen 100'lerce Dolar yerine sadece evinizden yapacağınız kolay, yasal ve ücretsiz indirme yolu ile sahip olabileceğiniz bir işletim sistemi.

** Peki bu "Ubuntu Netbook Remix" ne gibi özelliklere sahip?

--> "Ubuntu Netbook Remix" işletim sistemi yeni nesil düşük maliyetli internet erişimi sağlayan, netbook diye adlandırdığımız cihazlarda en verimli biçimde çalıştırılmak üzere geliştirildi.

--> "Ubuntu Netbook Remix" kullanıcıların hızlı ve kolay bir biçimde internete bağlanmasını sağlayan ve aynı zamanda kulannıcıların favori uygulamalarına da kolayca erişimesine olanak veren tüketici dostu bir arayüze sahip. Bu arayüz özellikler tekil kullanıcılar için optimize edilmiş bir arayüz olma niteliğine sahip.


** Peki "Remix" nedir?

--> "Remix" Ubuntu'nun tekil kullanıcılar için varolan işletim sisteminin yeniden programlanmış versiyonudur.


** Neden "Ubuntu Netbook Remix" netbook için en iyisi?

--> Yeni arayüz : "Ubuntu Netbook Remix" internete bağlı iken (Online) veya bağlantınız yok iken (Offline) kullandığınız birçok favori uygulamaya kolay erişim sağlayan ve netbook'ların ekran çözünürlüğüne göre tasarlanmış bir arayüze sahip.

--> Virüs yok : "Ubuntu Netbook Remix"de de olduğu gibi temiz ve güvenli bilgisayar kullanımı için "Ubuntu" en doğru tercih.

--> "Netbook" parçalarına göre ayarlanmış işletim sistemi : Netbook'un yonga setine (Chip-set) göre dizayn edilmiş işletim sistemi hız ve güç tasarrufu açısında avantaj sağlar.

--> Geniş geliştirici topluluğu : "Ubuntu Netbook Remix" ile birlikte Dünya'nın önde gelen ücretsiz ve açık kaynak yazılımlarının gelişmelerinden faydalanma olanağı.

Evet benden bu konu hakkında şimdilik bu kadar daha ayrıntılı bilgiyi bağlantılı linke giderek İngilizce olarak alabilirsiniz. Sizlerle "Ubuntu Netbook Remix" kullandıkça deneyimleri hakkında daha bir çok gönderi paylaşmayı planlıyorum. Ayrıca sizlerden de deneyimlerinizi yorum olarak bekliyorum.

Daha ayrıntılı bilgi için tıkla.

"Ubuntu Netbook Remix"u bilgisyarına indirmek için tıkla.

Uzun süre sonra ilk depremim!

Uzun süredir Almanya'da olduğum için rahattım deprem konusunda, ancak şimdi
Türkiye'deyim ve deprem histerisi yeniden kendini gösterdi.

İlk depremim bugün meydena geldi. Bugün 16:52 sıralarında merkez üssü Çanakkale-Biga olan 4.4 büyüklüğünde bir deprem. Kendisi küçük olsada bana unutmaya yüz tutan korkularımı hatırlatmaya yetti. Ne diyelim daha büyükleri gelmedikçe rahatım ama nereye kadar.

Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

En iyi 10 tematik park açıklandı

Yapılan bir araştırma sonucunda Dünya'nın en iyi 10 tematik parkı seçildi. Bu parkların içinde Türkiye'den de bir isim görmek güzel. İşte bu parklar :

1) Disney & Universal Resort – Florida


2) Port Aventura - Costa Dorada


3) Disneyland - Paris


4) Dubailand - Dubai


5) Aquacity Mayorka - İspanya


6) Aqualand - Korfu


7) Gardaland - Lake Garda


8) Aqualand - Kanarya Adaları


9) Waterpark - Faliraki


10) Adaland - Kuşadası

SuperMario Fusion!

Değerli okuyucalar, geçen gün forumlarda gezerken bir efsanenin geri gelişine tanık oldum. Çocukluğumuzu Atari başında geçirmemize sebeb olan "SuperMario" kendisini gelişitirerek bilgisayar ortamına dönmüş durumda. Bir hayranın düzenlediği "SuperMario Fusion" açık kodlu yazılım olarak paylaşıbilmekte. Bu yüzden aşağıdaki linke tıklayıp 17Mb'lık çalıştırma dosyasını indirdiniğinizde sizde bu oyunu oynayabileceksiniz.


Oyun ile ilgili ilk izlenimlerime gelirsek, oyun gayet güzel ama tabi grafik açısından zayıf(ama sonuçta bir DOS oyunu yani!). İlk farkettiğim nokta ise karakter sayısı arttırılmış oyunda. Savaştığınız düşman karakter sayısı çok fazla. Ayrıca oyun giderek zorlaştırılmış ve zaman çok hızlı ilerliyor.

Daha ben 2. bölümü bitirdim ve toplamda 8 bölüm var. Zaman el verdikçe bitirmeye çalışıyorum. Sizlerden de bir an önce "SuperMario Fusion"ı deneyip izlenimlerinizi yorum olarak paylaşmanızı bekliyorum.

"SuperMario Fusion"ı indirmek için tıkla!

Cuma, Ağustos 07, 2009

Bahadır AKKUZU'yu kaybettik!

Bahadır AKKUZU deyince aklınıza hemen gelmeyebilir çünkü biz onu ve arkadaşları Barış MANÇO ile tanıdık. İşte Bahadır AKKUZU "Kurtalan Ekspres"in meşhur gitarcısı oluyor.

Çok tatlı bir insandır kendisi, sadece görüntüsüyle değil insanlığı ile de. Henüz şahsen tanışmamış olsamda arkadaşlarım vasıtası ile ne kadar doğal ve sevecen bir biri olduğuna şahit oldum.

Bahadır Abi, akşam saatlerinde evinde fenalaşınca oğlu Sonat Akkuzu tarafından Ethica İncirli Hastanesi'ne getirilmiş. Göğsünde sıkışma ve kolda uyuşukluk şikayetleriyle burada doktorlar tarafından muayene edilen Bahadır Abi, röntgen çekimi sırasında tekrar fenalaşarak bayılmış. Daha sonra Bahadır abinin kalp krizi geçirdiği anlaşıldı.

Doktorların yaklaşık bir saat süren çabalarına rağmen 54 yaşındaki Bahadır abimiz kurtarılamadı.

"ntvmsnbc.com"'da yer alan habere göre ise hastanede basın mensuplarına açıklama yapan Sonat Akkuzu, babasının şimdiye kadar belli bir rahatsızlığının bulunmadığını ifade ederek, "Pazar gününden itibaren göğsünde bir sıkışma olmuş. 'Klimadan dolayıdır' diyerek kendisi doktora gitmedi. İnatçıydı, işe gitti. Geldiğinde daha da kötüydü. Evde 2 kez fenalaştı, sonra arabayla hastaneye geldik. Röntgen çekimi sırasında tekrar fenalaştı. Kalp krizi geçirmiş. Ancak kurtarılamadı" dedi.

Şimdi biraz da Bahadır abinin müzikal yaşamından bahsedelim. 15 yaşında sahneye çıkmaya başlayan Akkuzu, ilk olarak "4 Adam" isimli grubu kurdu. 1978 yılından itibaren "Kurtalan Ekspres" grubunun gitaristi, vokalisti ve kurucusu olarak çalıştı. Müzik hayatının içinde Barış Manço, Cem Karaca, Erkin Koray, Edip Akbayram gibi sanatçılara eşlik etti. Akkuzu'nun "Sakız Hanımla Mahur Bey", "Kara Toprak Ver Yarimi" ve "Al Beni" isimli besteleri Barış Manço tarafından yorumlandı.

Perşembe, Ağustos 06, 2009

Dünyanın en değerli şirketi Çin'den!

The Economist dergisi, her sene olduğu gibi Ağustos sayısında 29 Temmuz itibariyle piyasa değeri açısından “Dünyanın en değerli 12 şirketi” Rştırması sonucunda oluşan listeyi yayımladı. İşte bu liste :

Çin Halk Cumhuriyeti’nin girişimi olan PetroChina, piyasa değerinde önceki yılın eş dönemine göre yüzde 46.8 gibi büyük bir gerileme yaşanmasına rağmen listedeki birinci sırayı korudu. Hesaplamaya göre en değerli 12 şirket, geçen yıla göre değer kaybetti. Bu da gösteriyor ki ülkemize teğet(!) geçen ekonmik kriz dünya devlerini bile zorlamış durumda.

Halen ciddi bir girişimin yapılmadığı ülkemizde esen olumlu rüzgarlara da kanmamak gerekiyor. Zira son günlerde Avrupa ve Amerika'da satışa sunulan bankalara ilgi gösteren banklalarımıza Moody's tarafında kredilendirme güncellemesi adı altında bir araştırmaya başlanıldı. Bunun sonucunu merakla bekleyen piyasaların banklara olan güveninin yıkılması ile doğacak tepki ise düşünülmek bile istenmiyor. O yüzden bu günlerde iyimser havaya aldanmamak lazım.


Peki bu konuda sen ne düşünüyorsun, durma yorumunu yap düşüncelerini paylaş!

Çarşamba, Ağustos 05, 2009

Gelecekte bir gün bugünden bir mail alırsan şaşırma!

Yıllar önce PTT'nin de yaptığı biy ugulama idi geleceğe mektuplar. Ama artık mektup kalmadı bildiğimiz üzere. PTT görevlileri sadece fatura dağıtır oldu. Arkadaşım Numan GÖÇERİ'nin blog'undan okuduğum üzere (bakınız) futureme.org adlı siteyi keşfetme fırsatı buldum.


Sitede bahsettiğim mektup sisteminin elektronik versiyonu hayata geçirilmiş. Sitede normal e-mail yazar gibi konu ve metinden oluşan bir e-mail yazıyorsunuz. Yolladığınız mail özel ve genel olarak sınıflandırılıyor. Genel seçtiğinizde e-mail herhangi bir kişiden gelmiş gibi gösterliyor. (isimsiz olarak gidiyor!) e-mail'in son gönderim tarihi ise 31-12-2037 olarak belirlenmiş. Bunu özel bir nedeni olup olmadığını daha keşfedemedim.

Bu güzel uygulamayı sizde kullanmak istiyorsanız futureme.org adresinize gitmeniz yeterli. Yaratıcılığınızı konuşturmanız dilğiyle.

Photoshop neler yapabilir!

Günümüzde öyle bir noktaya gelindi ki artık çektiğimiz fotoğraflar photoshop aşamasını geçtikten sonra kendimiz bile fotoğraftaki bizi tanıyamıyoruz. İşte böyle bir çalışma ünlüler üzerinde yapılmış. 100worth.com adlı internet sitesinde ünlüler şişman olsa nasıl olurdu adlı haberde en çok dikkati çeken tabi ki Paris HILTON. Aşağıdaki resme baktıkça aklıma WALL-E'deki gelecek gelmiyor değil, yani olabiletesi olan bir durum aslında bu şişman Paris HILTON. Ama tabiiki yakın bir gelecekte değil.

Salı, Ağustos 04, 2009

Erasmus Vize Bilgilendirmesi 4 : 90 günlük vizem bitti, şimdi ne olacak!

Evet arkadaşlar umuyorum ki bu yazıyı okuyan hepiniz güzel bir 90 günlük Erasmus dönemi geçirmiş ve geriye kalan günlerinizi değerlendirmek için planlarınızı yapmaya başlamışsınızdır. Erasmus sürecinde bizler kendimizi akıp giden hayata öyle bir kaptırıyoruz ki vizemizin bitiş tarihi geldiğinde hem 90 günün bu kadar çabuk nasıl geçtiğine inanamıyor, hem de ne yapacağımızı bilmediğimiz için panikliyoruz. Aslında yapılması gerekenler çok kolay ve süreç çok hızlı ilerliyor.


Umarım ki sizi konuk eden kurum kayıt işlemlerinizi yaparken sizin oturma izni başvurularınızı alıp bulunduğunuz şehrin ilgili birimine iletmiştir, bizim ve genellikle herkesin Erasmus süreci böyle işliyor aslında ama yinede emin olmakta fayda var . Eğer başınızdan böyle bir uygulama geçmediyse mutlaka kurumunuza durumu sorun eğer içinden çıkamayacağınız bir durum olursa gönderen kurumunuzla ve bulunduğunuz şehrin idari kesimi ile bağlantıya geçin.

Ben hepimizin oturma izni başvurusunu eksiksiz bir biçimde tamamladığını varsayarak konuya devam ediyorum. Eğer sizler vizenizin bittiğini farkederseniz, farkederiz yahu demeyin insanın başına gelmiyor değil, hemen sizinle ilgilenen kuruma haber verip yaşadığınız durumda ne yapılması gerektiği konusunda bilgilenin. Genelde bulunduğunuz şehrin Uluslararası İlişkiler ofisinden ya da Göçmen Büros'undan bir randevu alınıyor adınıza. Randevu zamanı geldiğinde ofise pasaportumuzla gidiyoruz ve durumumuzda başvuru yaptığımız koşullara göre bir değişiklik yok ise vizemiz yerini oturma izni başvuru formunda yazdığımız dönüş tarihimizi iiçeren oturma iznine bırakıyor.

Dediğim gibi ekstrem durumlarda daha yetkili birimlerle en acilinden iletişim kurmaya çalışın.


Bu kadar basit bir süreç sonrasında oturma iznimize kavuşuyoruz. Peki nedir bu oturma izni, ne işe yarar ve vizeden farkı nedir?

Oturma iznini kabataslak açıklarsak, turistlik amaç dışında yapılan gezilerde başka ülke vatandaşlarının kalacağı ülkede kalacağı süre boyunca yasal olarak konaklamsı için gereken belgedir.

Oturma izninin vizeden farkı uzun süreli olması ve içerdiği çalışma iznidir. Alacağınız oturma izni süresine bakılmaksızın (Benim oturma iznim 72 gün olmasına rağmen 90 iş günü çalışma iznim vardı mesela!) 1 yıl içinde 90 iş günü çalışma izni ile birlikte gelir ve bulunduğunuz ülkede size para kazanma fırsatını sunar, yasal açıdan.

Ayrıca oturma izinleri vizeden daha forsludur diyebiliriz. Yani size o ülke tarafından güvenildiğini belirtir. Havaalanlarında karşılaşacağınız abuk subuk soru sayısını da azaltır zannımca.

Benim bu konu hakkında yazacaklarım bu kadar. Eğer herhangi bir sorunuz varsa yorum yaparak bana ulaşabilirsiniz.

Ayrıca okuduğunuz yazıyı aşğıda yeralan puanlandırma sistemiyle değerlendirip blog'umu geliştirmeme yardım ederseniz sevininrim.

İyi Erasmuslar, Alpkan KOCA.

Pazartesi, Ağustos 03, 2009

Netbook'landım!


Uzun süredir hayellerini kurduğum netbook'uma kavuştım. Türkiye'ye döndüğüm gün olana Pazar sabahı Karacabey'e olan dönüş yolculuğumuzda Vatan Bilgisayar'a uğradık. Daha önce de bahsettiğim gibi (bakınız!) netbook'u İngiltere'den almayı planlıyordum. Ancak gelişen olaylar ve KDV indirimiyle birlikte düşük seyreden Dolar kuru beni tekrar ardığımı ülkemda bulmama sevk etti. Tabi 2 yıllık garanti de cezbeden bir nokta sayılıyor HP ile olan tecrübelerimden sonra.

Uzun araştırmalar sonunda netbook tercihimi de değiştirdim. Bildiğiniz gibi günümüzde netbookların çoğu aynı biyolojik(elektronik içerik manasında) özellikler sahip ancak fiziksel görünümleri(dizayn yani kasa tasarımı) fark ediyor. Daha önce ACER Aspire One almayı hiç düşünmemiştim çünkü kendisi sadece 8.9 inçlik ekranlı modeli ile satıştaydı ancak ACER da farketmiş olacak ki piyasada 10 inçlik modeller daha bir tututluyor, hemen ACER Aspire One'nın 10.1 inçlik modeli satışa sunmuş (ASUS da bu durumun farkına varıp EeePC'nin 10 inçlik modellerini piyasaya sürdü bu arada). Ben de tercihimi fiyatı ve fiziksel özellikleri açısından ACER Aspire One'dan yana kullandım.

Daha önce SAMSUNG'un NC10 modeli için yanıp tutuşuyordum ancak Vatan Bilgisayar'da yaptığım kıyaslama gösterdi ki her iki netbook hayli güzel bir görünüme sahip ancak hem batarya süresi hem de fiyatı ACER Aspire One'ı bir adım öne çıkartıyor.

Renk tercihimi ise beyazdan yana kullandım ve bugüne kadar sahip olduğum elektronik araç renklerinde bir ilke daha imza atmış oldum.

Şu ana kadar "H'ACER"imden gayet memnunum, ancak ileride daha ayrıntılı testler ile kendisini zorlayıp daha objektif bir değerlendirme de yapacağımı belirteyim.

Bu arada Vatan Bilgisayar'da süregelen kampanyadan yararlanıp bir ACER da siz almak isterseniz tıklamadan geçmeyin derim.

ACER'a giden yol!

facebook'ta paylaş!